18 Ocak 2012 Çarşamba

gençlik parkı

Fotograf Oya İslimyeli' ne (ailesine) ait... 70 ' li yıllar olmalı... Anakara da ailecek gidilen en güzide yerlerden birisi, Gençlik Parkı, içinde sandalları ile havuz, etrafındaki çay bahçeleri, evden hazırlanmış ya da ordan alınmış yiyecekler, semaver ile içilen çaylar... Tahta iskemle, koltuklar... Luna Park' ın gürültüsü, yüksek sesli müzik, insanların uğultusuna rağmen, sonu oyuncaklarda biten keyifli bir gece, akşam üstü ya da hafta sonu... Kalabalık, köprü üzerinde her daim insan seli... Köprünün tabanı tahta ,hafızam beni yanıltmıyorsa, ince, uzun enlemesine dizili tahtalar, akşamları yeşil bir ışıklandırma...

Bu fotografı ekleme sebebim bu köprü, Gençlik Parkı ile bir anım... 60' lı yıllar... Fotografın sağ tarafında; annesinin yanındaki kızın yaşlarında olmalıyım ve muhtemelen de aynı çay bahçesinde oturuyoruz, aile dostları ile ailecek ... Annem tuvalete gidiyor, yokluğunu farkkettiğimde babama soruyorum, annem nerde? gitti diyor, bizi bırakıp gitti... İlahi canım babacım, nerden aklına gelir böyle bir kötü şaka... Nargilesini gülerek tüttürmeye ve aile dostları, arkadaşları ile sohbetine devam ediyor... Anne , anne diye ağlaya ağlaya , kalabalığa karışıyorum, işte o arkadaki tahta köprü üstünde buluyor beni - fena halde tesadüf- annemin kuzeni... Orda ne yaptığımı soruyor, ben de ona giden, bizi terk eden annemi aradığımı söylüyorum, beni kucağına aldığı gibi doğru çay bahçesine, telaş içindeki annemin kollarına...

Zaman zaman düşünmüşümdür, ya o kuzen beni görmese, bulmasaydı... Bana ne olurdu, nasıl bir yaşam sürdürürdüm...? O zamanlarda çocukları çalıp kaçıran çingene hikayeleri de az değildi hani...

Bakışımı ve anılarımı köprüden çay bahçesinde oturan bu insanlara aldığımda ise; ince ve derin bir iç sızısı... Nerden nereye diyoruz ya?... Geri gidiyoruz diyoruz ya, keşke gittiğimiz geri olsa, geri bu... biz kökten değiştiriliyoruz... Kıyafetlere bakıyorum, yüzdeki gülümsemelere , mutluluğa bakıp... kaybolan bu güzelliğe yakınıyorum... Koşar adım götürüldüğümüz o bildik mutsuz son bir örtü gibi sarıyor, tüm bu güzellikleri, kapkara...

5 Ocak 2012 Perşembe

KODAK


1892 - 2012
Fotografın sarısı gitti gidiyor...
George Eastmen tarafından kurulan KODAK iflasın eşiğinde.

1997 de borsa da 90 usd civarında olan hisse değerleri bugün 1 usd ın da altında... ve kendisini toparlayabilmesi için en az taze 500 milyon usd a ya da elindeki patentleri satma ihtiyacı var...
yoksa iflas!

Evinde kodak filmi ile çekilmiş fotografı olmayan var mıdır bilmem...
60 lı yıllarda negatifleri türkiye de yıkatmak ve bastırmak mümkün olmadığı için almanya' ya gönderip 45 gün beklerdik ne çektiğimizi görebilmek için geri dönmesini... postadan gelen sarı kabarık zarf eve neşe katardı, heyecanlandırırdı... sonra kurulsun makina, izlensin keyifle maaile çekilen dialar... çerçevelensin, albüme konsun kimi fotograflar...

http://pdnpulse.com/2012/01/kodak-shares-below-1-could-be-delisted-from-nyse.html

http://fr.finance.yahoo.com/actualites/kodak-pr%C3%A9parerait-%C3%A0-faillite-235544415.html
http://teknoloji.milliyet.com.tr/kodak-iflas-ediyor-/dijitalfotograf/haberdetay/05.01.2012/1484796/default.htm